Hiç aklımda yokken blog için yazı yazmak bugün, başıma gelen
bir olay üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. Paylaşacak hiç kimsem yoktu
çevremde ama ben anlatmasam, bu olayın bendeki izlerini duygularımı ve sonunda
aldığım kararı söylemesem bu geceyi sabah etmem nasıl mümkün olurdu ki?
Yaklaşık olarak altı aydır işsizim ki bunu beni takip
edenler bilir, bu süre boyunca çeşitli görüşmelerim olmasına karşın hala iş
bulabilmiş değilim.
İşte bu yazıyı yazdığımı bugünde yani Nisanın 29 da yine bir
iş görüşmem vardı. İç denetim yöneticisi pozisyonu için. Ben iç denetçi olarak
yaklaşık yedi senlik bir iş tecrübem vardır. Yani pozisyon için ilk bakışta
uygun olarak rahatlıkla görülebilirim. Ayrı yeten mali müşavirlik belgemi de
almak üzereyim.
İlk önce firmaya gidişimi paylaşayım, firmanın bulunduğu bölge sanayi bölgesi ve toplu taşımanın geçmediği bir yer.
Tabii ben iş
görüşmesine gideceğim diyerekten klasik bir giyim tercih edip elimden
geldiğince özenli hazırlandım, firmaya nasıl gideceğimden haberim yoktu bu süreçte.
Çalışmadığım için harcamalarımı dikkat ettiğim için gidebileceğim yere kadar
minibüs ile gidip geri kalan yollu yürümeye karar verdim.
Bunu şundan
söylüyorum niye taksiye binmemiş ki diyen olabilir, işte bu sorunun cevabı
olsun diye.
İşte firma ya giderken ülkemde bir bayan olmanın tüm
güzelliklerini yaşadım.
Yanımdan geçen özel arabaların dikkatli ve manidar
bakışları, sarı damperli kamyonların kornaları eşliğinde firmaya ulaştım.
Yürürken yaşadığım bu olaylar için şunu belirteyim ki normal bir ülkede bunu
belirtmek bile gereksiz ise de bir Ortadoğu ülkesinde yaşayan ben bun söylemek
gereksinimi duyuyorum, üzerimde bulunan elbise diz altımda çoraplarım tenimi
belli etmeyecek koyuluktaydı.
Elbisemin yakası da kapalıydı.
Tek dikkat çekici
olduğunu düşündüm ayakkabılarımın topukları idi.
Ama bizde yürüyen kişinin dişi
olması yeterliydi değil mi gerisi teferruat!
Bu motivasyon eşliğinde firmaya ulaştım.
Firmaya ben
kariyer.net üzerinden oldukça detaylı bir iş başvurusu formu ile başvurmuş
olmama rağmen firmada olduklarını iddia ettikleri insan kaynakları departmanı
bu iş başvuru formunu kaybetmiş olup, bana nerden başvurdunuz kimin aracılığı
ile başvurdunuz diyerek başvurumu bulmaya çalıştı.
Ben ilgili kişinin formu
bulmasını beklerken, yaklaşık otuz dakika, bana firma fabrika olduğundan
işçiler için hazırlanmış ve benim başvurduğum pozisyon ile hiçbir ilgisi
olamayan bir başvuru formu doldurtmaya çalıştı. Zaten gelirken yaşadıklarımda
oldukça gerilmiş olan ben en sonunda size detaylı bir cv yolladım bu başvuru
formu yönetici departmanı için başvuran bir aday için sizce uygun mu diye
tepkimi koydum.
Sonra yaşanacakları bilseydim o an oradan ayrılırdım.
En sonunda cv bulundu, bu kadar süreçte kutsal kase bile
bulunurdu ama …
Artık görüşmeye gireceğimi sandım, zaten 30 dakikadan
fazladır bekliyordum, toplantı odasında da tamamlamam gereken bir çilem
olduğunu bilmeden.
Normalde geçmeleri fazla önemsiden biri değilimdir. Ancak bu
durumda gelen kişi bir misafirdir benim gözümde, eğer bekletmek mecburiyetinde
kalıyorsak en azından bir ikram teklifinde bulunulması, bunca zamandır çeşitli
görüşmeler yapmış, bulunmuş biri olarak benim bildiğim doğru dur. Yanımdan
geçen, servis görevlisi içeriye devamlı bir şeyler götürmesine karşın bana bir
teklifte dahi bulunmadı, o kadarda susamıştım halbuki.
Bir aralık insan kaynaklarında çalıştığını iddia eden kişi
yanıma gelip bana kişilik formu doldurttu. Şimdi formun görüntüsünü almadım
diye o kadar pişmanım ki, okullarda bir kişilik testi nasıl olamaz sorunsun en güzel
cevabı idi bu form. İçindeki soruların
iki tanesini cevap dahi vermedim. Çünkü benim dini inancıma tamamı ile tersti.
Hatta sorunun karşısına HAŞA! Yazmamak için kendimi zor tuttum.
Öldüğünüzde kesinlikle cennete gideceğinizi düşünüyor
musunuz? Bu soruya ne cevap verilir ki… Kim evet ben cennetliğim der?
Diğer soruda bu minvalde isi ama tam olarak aklımda kalmadı,
kendimi yaradan yerine koyup cevap verilmesini isteyen bir soru daha insanın
kişiliğini nasıl ölçer?
Veya ölçülen nedir bu soru ile…
Kişilik envanteri adın verilen ama benim hiç tanımlamada bulunamayacağım
formun doldurulması ile görüşme başladı .
Nihayet…
Görüşmeye giren üç kişi vardı; ikisi bayan ve genç, diğeri de
mali müşavir olduğunu iddia bir beydi eden biri idi.
Özellikle görüşmede beni rahatsız eden, hatta sonrasında
sinirlerimi bozup ağlamam neden olan bu bey ki bey sıfatı onun için fazlalık
olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Görüşmede başta ki iş ile ilgili detaylarda hafif ukalalık yapsa
da, önemsemedim. Ama gittikçe haddini aşmaya başlayınca konuşma yaklaşık olarak
şu şekilde gelişti.
Ben master eğitimimi okulumu bitirdikten yaklaşık olarak on
iki süre sonra başladım. Neden bu kadar uzun bir ara vermişim? Aklım nerdeymiş?
İş görüşmesi içinde olabilecek bir sorumudur bunlar. Bunca senelik deneyimim
içinde ben buna verecek cevap bulamıyorum. Ben yanıt olarak dediğim; Peki siz
bu süreçte ne yaşandı biliyor musunuz? Herkesin hayatı sizin gibi rahat değil
beyefendi demek olsa da bu cevap bile beni rahatlatmadı. Bazı şeylere belli bir
yaştan sonra eleştirecek bir şey değildir bence çünkü inanın belli bir yaştan
sonra o kadar zor oluyor ki…
Ardından mali müşavirlik için niye bu yaşa kaldınız diye
sorunca, şaşkınlığımı atıp, sizin gibi bir mali müşavir ile aynı meslekteyim
demekten utandığım için beklide mali müşavirlik belgemi almak için bu kadar geç
aldım dedim en sonunda. İşlen ilgili sorulan sorulara verilen cevaplarımı
beğenmedi bu mu cevabınız dediğinde benim bildiğim bu daha iyisini biliyorsanız
siz yapın diyerek görüşme gittikçe gerginleşmeye başladı. En sonunda sizin
firma kültürünüz ile benim çalışma kültürüm uymuyor ben başvurumu geri
çekiyorum dedim. Ayrıca ukalalık sadece onların bildiği bir şey olmadığını
göstermek adına benim istediğim ücreti de firmanızın karşılayabileceğini
sanmıyorum diyerek görüşmeyi sonlandırdım.
Görüşme detayları kafamda bu şekilde kaldı, eksiğim vardır
ancak fazlam yoktur.
Firmadan ayrılırken de geldiğim yoldan yine aynı şekilde
giderek hem ağladım, çünkü bu tarz bir olayı hak etmediğimi düşünerek, lanetler
okuyarak, söylenerek ve hatta beddua okuyarak minibüse bineceğim yere kadar
geldim.
Bunu okuyan arkadaşıma tekrar hatırlatmak isterim sanılmasın
ki yeni mezun, tecrübesiz olduğum. Yaklaşık on seneden fazla bir çalışma hayattım
ve yaptığım işte yedi senelik bir filli çalışmam var. Bunları söylemem deki amacım,
ben bunları yaşıyorsam yeni mezun iş arayan arkadaşların halini nasıldır demek
istemem!
Ve bu durum karşısında yapılacak hiçbir şey yok ilahi
adalete havale etmekten başka.
Bu olay bana yeni kararlar arifesine getirdi. Artık ciddi
ciddi yurtdışına gitmeyi düşünüyorum. Hayatımın en azından belli bir dönemin
insan gibi yaşamak istiyorum. Bunu sadece bugün ki olaydan yolla çıkarak
söylemiyorum. O kadar çok şey var ki… Anlatması uzun ve benim için acı verici
olur… Belki başka bir gün…
Benden bugünlük bu kadar.
Sevgiler demek isterdim ama inanın moralim çok bozuk bunu
yazmak bile içimden gelmiyor.
Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki iyi ki varsınız,
paylaşacak kimsem yokken orada sesimi duyan olarak…
Not: Firma adını vermemem deki amacım cevap hakkı doğmasını
engellemek adınadır. Çünkü yasal olarak böyle bir hakları mevcuttur. Ancak bana
özelde mesaj atarsanız bu firmayı ve görüşmeyi yapan kişilerin adlarını
sizlerle paylaşırım. Belki iş görüşmesine bu firmaya gidersiniz de nereye
gittiğinizi bilin diye…
okurken benim bile sinirim bozuldu siz baya soğukkanlı davranmışsınız. nasıl ukala bir yaklaşım şekli bu anlamış değilim. acaba bu soruları soran kişi kendini nasıl üstün görüyorki amaçsız bir şekilde davranıyor ben olsam kafasına bişey atardım :)
YanıtlaSilartık ben şunu kabul ettim ki bu ülke bu tarz insanların ... ve artk uğraşmaktanda laf anlatmaktanda bıktım ... bana artık yol göründü .... bu arada yorumun ve desteğin için çok teşekkürler ... sevgiler ....
Silumarım istediğiniz güzellikte iş imkanı bulursunuz. rica ederim sevgiler
Silamin ... hepimizin hakkında hayırlısı ... benim arık pek umudum kalmasada :(
YanıtlaSil