Sesiz ve sakin zamanlardayız…
Mecburiyetten olsa da
herkes kendi kabuğuna kendi çekirdek ailesine döndü.
Peki, bu dönüş ve sessizliğin
içinde kendi içimizde ki sesi duymak nasıl olur diye hiç düşündünüz mü?
Tekrardan
kalabalıklara yarışacağımız gün geldiğinde içimizde ki gök kuşağının renkleri
daha parlaklaştırmış, başkalarına göstermekten çekindiğimiz rengi ortaya
çıkarmış olmak…
Güzel olmaz mı?
Bazen kötü günlerde
yaşadıklarımız ileri ki hayatımızın en değerli anılarını oluşturur ki bunu
fazlası ile iyi bilen biriyim.
Ve o kötü günlerde ki yaşanmışlıklarım beni bugün olduğum insan haline getirdi.
Bana en kıymetli yaralarımı verdi.
“Sıkıntılar gecedir, dinlen kederlenme. Sabah elbet olacak.”
Mevlana
Kalbinizi dinlemek, ben kimim, neyim, nereye doğru gidiyorum diye sormak için, kendi OHAL’imizi ilan etiğimiz zamandan daha iyi bir zaman düşünemiyorum.
Kendimize ayna tutmayı her zaman yapabilecek olsak da, hayatın hengamesi içinde,
günlük yaşadığımız telaşlar sanki buna pek izin vermiyor.
Ne dersiniz?
Kendinizi başarısız olduğunu düşündüğünüz yerlerde nasıl
başarılı olacağınızı düşünmek için, hayatında ki sıkıldığınız noktalardan nasıl
keyif alacağınızı planlamak için, yaşamda bir fark katmak için neler
yapabileceğinizi hayal etmek için…
Var mısınız? Kalbinizden gelen sesi dinlemeye…
Ve sonrasında da aklımız ile bunların nasıllarını ortaya
koymaya.
Plan olmadan tüm kalbimizden geçenlerin sadece bir dilek
olarak kalacağını bilerek bir kâğıt kalem alarak işe başlamaya da var mısın?
Öncelikle hedefimizi yazmaya, hatta bunu günlük hayatımız da
sıklıkla görebileceğimiz yerlerde asma var mısın?
Yorulduğumuzda bize bir amacımız
olduğunu hatırlatması için…
Sonrasında ise bu hedef için günlük ne yapabilirim, haftalık
olarak ne yapmalıyım ve aylık olarak neler başarmalıyım diye sormaya ve
cevapları defterine kayıt etmeye ne dersin.
Aylık gözden geçirmelerinde ise eksikliklerini belirlemek,
planda yolunda gitmeye konularda düzenlemeye gitmek hedefimizi daha ulaşabilir
kılmaz mı?
Ama ne olursa olsun aylık olarak başardıklarımız için kendimize
ödül vermeyi unutmadan !
Bu Corona günlerinde ilk paylaşımım böyle oldu.
Bol bol düşündüğüm, kendimi dinlediğim bu zamanlarda
kendimle konuştuğum gibi ( serde hafif bir deliliğim vardır !) sizlerle
iletişim kurmaya çalıştım.
Naçizane birkaç öneride de bulundum.
Ve unutmayın; Bahar gelecek… Çiçekler açtı bile…
Ve bahar
sadece doğaya değil bizim kalbimize de gelecek.
Buna tüm kalbimle inanıyorum…
Not1: Yazımın başlığını bugün telefonuma gelen OXXO
bildiriminden aldım. Ve bu bildirimden bu yazı doğdu. Her şey bir vesile
olabilir dedikleri bu olsa gerek, yoksa bugün bloğa yazı koymak gibi bir fikrim
yoktu.
Not2: Fotoğraflar bana aittir, tüm amatörlüğü ile.
Not3:Blogumu ne kadar ihmal etsem de , sizleri sevdiğimi asla unutmayın ...
💖