SOCIAL MEDIA

Love List

8 Nisan 2020 Çarşamba

IŞIL IŞIL BİR CİLT İÇİN ; KİEHL'S MIDNIGHT RECOVERY SERUM ....

 

Gözle görülür şekilde cildi onaran ve görünümü yenileyen gece bakım iksiri diye tanıtılan bu ürünü ilk kez bir deneme boyu ürünü olarak bana hediye edildiği bir kış döneminde tanıdım.   Bir kuru cilde sahip birinin en zorlu dönemini yaşıyordum. 

Mağazanın satış temsilcisi serumun anlatırken; Serumun ince çizgilerin görünümünü azalttığını, cildi sıkılaştırıp ve düzenli kullanıldığında cilt de ki yorgun görünümü alıp, daha sağlıklı bir cilt ile güne başlamayı sağladığını belirtip, ürünü kesinlikle çok ama çok seveceğimi belirtti.

Bu arada ufak bir not, cildimde hatta bütün vücudumda yorgun bir görünüm vardı. Çünkü yorgundum!

Serumun vaatleri nedeni ile çok büyük merak ile kullandım. Gece yatmadan önce temiz cildime yedirerek sürdüm. İlk sürdüğümde keskin bir lavanta kokusunu hissetim. Eğer kokuya karşı bir hassasiyetiniz varsa bu ürün ile anlaşamayabilirsiniz.  İlk başta oldukça yoğun olduğunu ve cildimin tümün emmeyeceğini ve yüzümde sivilce oluşturacağı korkusunu yaşadım. Hatta ilk kullandığım gecenin sabahında yüzümü yıkadıktan sonra sivilce oluşmuş mu, cildimde hala yağlı kalmış kısım var mı diye dikkatli bir şekilde inceledim. Ama kesinlikle ne sivilce oluşumuna neden oldu, neden cildimde yağı çekmemiş kısım kalmıştı. Ve cildim olduğundan daha parlaktı ve sabah ki nemsizlik hissi de azalmıştı. 

Ve gün içinde iş arkadaşlarım cildimde bir parlaklık olduğunu  ne kullandığımı, yeni hangi cilt kremi, daha doğrusu hangi makyaj ürünün kullandığımı sorunca, ürünün cildimde ki etkisini sadece benim öznel yorumum olmadığını anladım. Çünkü o gün rimel ve kaş kalemi haricinde cildim için bir ürün kullanmamıştım. 

Deneme boyunu, yanlış hatırlamıyorsam üç gece üst üste kullandım. Ve kullandığım gecenin sabahında ki cildimi çok sevdim. 
Bunun üzerine de ürünün 30 ml boyunu satın aldım ve o gün bugündür kullanıyorum.

Yalnız burada kullanma sıklığımı belirtmem lazım, kışın özellikle çok kuru havaların olduğu dönemde her gece, yüzüme üç damla ( bir damla alına, diğer iki damla da yanaklara olmak üzere ) damlatıp yüzüme dağıtıyorum. Oldukça yeterli geliyor. 

Havaların çok kuru olmadığı dönemde ise haftada üç veya dört  gece, yine aynı miktarda kullanıyorum.

Yazın ise ancak haftada bir, bilemediniz iki gece kullanıyorum. 

İhtiyacıma göre kullanma sıklığımı değiştirdiğim için ürünün bende kullanım süresi daha uzun sürmüş olabilir.


Serum içeriğinde akşam sefası yağı, lavanta yağı ve skualan bulunuyor.
● Akşam Sefası Yağı
Cilt bariyerini onararak cildin ışıltılı ve canlı görünmesini sağlıyor.
● Lavanta Yağı
Oldukça iyi bir nemlendirici olan lavanta yağı, cildi yumuşatarak tazeliyor. 
 ● Skualan
Zeytinden elde edilen skualan, su kaybını yavaşlatarak cildi esnek tutmaya yardımcı oluyor. 

(Bu içerik bilgisini ve yağların etkilerini Khiel’s sitesinde ki ürün tanıtımından aldım.)

Bu arada önemli bir hususu, ne kadar yazı içinde belirtsem de ben bir kuru ciltliyim ve tüm yorumlarım bu doğrultuda. Eğer cildiniz yağlıya dönük veya yağlı ise bu ürüne keskinlikle temkinle yaklaşmalısınız, illaki denemek istiyorsanız önce deneme boyu ürününü kullanmanızı şiddetle öneririm. 

Ürünün fiyatını linkten bulabilirsiniz… Tık Tık

Fiyatlar devamlı değiştiği için fiyat vermedim.  Ama şunu üzülerek söyleyebilirim, pahalı .
Ve mağaza ürünlerinde sıklıkla indirim yapan bir mağaza değil. 

Ama ürünü o kadar sevdim ki,  özünde biraz pintilik olan ben bile bu seruma verdiğim parayı hiç gözümde büyütmedim. 
 Ve oldukça bereketli bir serum. 
Yaklaşık bir buçuk senedir kullanıyorum. Ve hala bitmedi. 
 Fiyatı değerlendirirken lütfen bunları da göz önüne bulundurun. 

Sevgiler...
💖



Devamını oku

28 Mart 2020 Cumartesi

GÜLÜMSE; BAHAR GELECEK!

 

Sesiz ve sakin zamanlardayız…
Mecburiyetten olsa da herkes kendi kabuğuna kendi çekirdek ailesine döndü.
Peki, bu dönüş ve sessizliğin içinde kendi içimizde ki sesi duymak nasıl olur diye hiç düşündünüz mü?

Tekrardan kalabalıklara yarışacağımız gün geldiğinde içimizde ki gök kuşağının renkleri daha parlaklaştırmış, başkalarına göstermekten çekindiğimiz rengi ortaya çıkarmış olmak…
Güzel olmaz mı?

Bazen kötü günlerde yaşadıklarımız ileri ki hayatımızın en değerli anılarını oluşturur ki bunu fazlası ile iyi bilen biriyim. 
Ve o kötü günlerde ki yaşanmışlıklarım beni bugün olduğum insan haline getirdi.
Bana en kıymetli yaralarımı verdi.


“Sıkıntılar gecedir, dinlen kederlenme. Sabah elbet olacak.”
                                                                                               Mevlana

Kalbinizi dinlemek, ben kimim, neyim, nereye doğru gidiyorum diye sormak için, kendi OHAL’imizi ilan etiğimiz zamandan daha iyi bir zaman düşünemiyorum. 
Kendimize ayna tutmayı her zaman yapabilecek olsak da, hayatın hengamesi içinde, günlük yaşadığımız telaşlar sanki buna pek izin vermiyor. 
Ne dersiniz?

Kendinizi başarısız olduğunu düşündüğünüz yerlerde nasıl başarılı olacağınızı düşünmek için, hayatında ki sıkıldığınız noktalardan nasıl keyif alacağınızı planlamak için, yaşamda bir fark katmak için neler yapabileceğinizi hayal etmek için… 
Var mısınız? Kalbinizden gelen sesi dinlemeye…

Ve sonrasında da aklımız ile bunların nasıllarını ortaya koymaya.
Plan olmadan tüm kalbimizden geçenlerin sadece bir dilek olarak kalacağını bilerek bir kâğıt kalem alarak işe başlamaya da var mısın?

Öncelikle hedefimizi yazmaya, hatta bunu günlük hayatımız da sıklıkla görebileceğimiz yerlerde asma var mısın? 
Yorulduğumuzda bize bir amacımız olduğunu hatırlatması için…

Sonrasında ise bu hedef için günlük ne yapabilirim, haftalık olarak ne yapmalıyım ve aylık olarak neler başarmalıyım diye sormaya ve cevapları defterine kayıt etmeye ne dersin.
Aylık gözden geçirmelerinde ise eksikliklerini belirlemek, planda yolunda gitmeye konularda düzenlemeye gitmek hedefimizi daha ulaşabilir kılmaz mı?

Ama ne olursa olsun aylık olarak başardıklarımız için kendimize ödül vermeyi unutmadan !
  
Bu Corona günlerinde ilk paylaşımım böyle oldu.  
Bol bol düşündüğüm, kendimi dinlediğim bu zamanlarda kendimle konuştuğum gibi ( serde hafif bir deliliğim vardır !) sizlerle iletişim kurmaya çalıştım. 
Naçizane birkaç öneride de bulundum.

Ve unutmayın; Bahar gelecek… Çiçekler açtı bile… 
Ve bahar sadece doğaya değil bizim kalbimize de gelecek. 
Buna tüm kalbimle inanıyorum…

Not1: Yazımın başlığını bugün telefonuma gelen OXXO bildiriminden aldım. Ve bu bildirimden bu yazı doğdu. Her şey bir vesile olabilir dedikleri bu olsa gerek, yoksa bugün bloğa yazı koymak gibi bir fikrim yoktu.

Not2: Fotoğraflar bana aittir, tüm amatörlüğü ile.  

Not3:Blogumu ne kadar ihmal etsem de , sizleri sevdiğimi asla unutmayın ...

💖

Devamını oku

23 Ocak 2020 Perşembe

ARTIK SİYAH SAÇLI DEĞİLİM…


 

Yirmi sene sonra artık siyah saçlı değilim…

Tamam, radikal bir değişiklik ile sarışın olmadım kabul ama siyahtan vazgeçmek ve aralara bakır gölgeler attırmak benim gibi alışkanlıklarından vazgeçmeyen biri için oldukça önemli bir karardı.
Tipik bir oğlak burcu kadını olarak alışkanlıklarımda oldukça muhafazakârımdır.



Bunca seneden sonra böyle bir değişikliğe karar verme nedenime gelirsem eğer;

Yeni bir yaşa girerken hayatımda ufak değişiklikler yapmak istedim.
Ve her bayanın yapacağı gibi bu işe saçımdan başladım.

Koyu kestane ile kendi saç rengime döndüm ilk önce sonrasında ise aralarda saçlarımı açtırıp ışıltılar kattım.Saçlarımın koyu olması nedeni ile ( mavi siyahtan bakıra doğru bir renk dönüşümü) oldukça uzun bir süre kuaför koltuğunda  bekledim. Sıkıntıdan patlarken ise kafamda deli sorular vardı.
Nasıl bir renk çıkacak, acaba hatta mı yaptım sorusu ile merak içinde kıvranıp durdum.

Ve sonuçtan memnun kaldım.
Beklediğime deydi yani.


Hem doğal bir görünüm oldu benim için, hem de ufak bir renk katmış oldum saçlarıma.
Ve belki de hayatıma.

Zaten saç rengi olarak çok iddialı bir renk istememiştim.
Yakışacağına ve kullanabileceğime inancım olmadığından.

Gelecek ay ise saçlarımı kestirmeyi planlıyorum ama bu sefer sadece uçlarını temizleme amaçlı bir kesim olacak .
Ama Dilek bu uçlarını aldıracağım diye kuaföre gidip kısacık saçla eve döndüğüm çok oldu.
Yani kesimin akıbetinden pek emin değilim.

Belki araya bir de keratin bakımı eklerim, bilemiyorum.
Keratin bakımı yaptırırsam deneyimlerimi sizlerle paylaşırım.
Peki, siz hiç keratin bakımı yaptırdınız mı? Tavsiye eder misiniz?


2020 yılında ve yeni yaşımda hayatımda ki değişiklikler sadece saçımdan ibaret değil tabi ki .
Detayları başka bir yazımda sizlerle paylaşmayı umuyorum.
Her değişikliğin hayatınıza ışıltı katması dileği ile.
Sevgiler.
💖


Devamını oku

23 Aralık 2019 Pazartesi

INECTO NATURALS HİNDİSTAN CEVİZİ YOĞUN SAÇ BAKIM MASKESİ…



Güzel bir günden kucak dolusu sevgiler…
Uzun zamandır sizlerle paylaşmak istediğim bir marka ile sizlerleyim.
 Inecto Naturals markasına ait bir saç bakım maskesi bugün ki blog konuğum.
Umarım sizlere faydalı olabilecek bir paylaşımda bulunuyorumdur.

Çok sık saç yıkamama bağlı olarak yaşadığım saç uçlarımda ki kuruluk için kullandığım ürünlerde biri oldu Inecto Naturals markasına ait Hindistan cevizli yoğun saç maskesi.
Saç maskeleri genellikle haftada bir iki defa saça uygulanan ürünler olsa da saçlarımın yaşadığı kuruluk nedeni ile ben bu ürünleri saç kremi gibi her banyo da saçlarıma uyguluyorum.
Ancak bu şekilde etkisini görüyorum çünkü.
Bu kuralım bu üründe de geçerli oldu.
Kendisi her ne kadar yoğun saç maskesi olsa da ben arkadaşa sa kremi muamelesi yaptım.
Her gün kullandım.
O sebeple de rahatlıkla ürünü yorumlayabilirim.

Öncelikle kötü bir ürün değil.
Kesinlikle.
Saç uçlarımın kuruluğunu azalttı ve saçlarımı yumuşacık yaptı.
Ama kabarma önleme de ve elektriklenmeyi durdurmada istediğim ölçüde etkili olmadı.
Evet, azalttı ama bitirmedi.
Ki ürünün böyle bir vaadi vardı.
O nedenle de bir daha alacağım bir saç maskesi olmadı benim için.

Markanın doğal bir marka olması, en azından buna inanması,
Hayvanlar üzerinde test yapmıyor olması ve vegan dostu olması,
Gereksiz kirlilik yaratmadığını söylemesi artıları oldu benim için.

 Bu ürün bir daha almayacağımı söylesem de markanın diğer ürünlerini deneyeceğim.

Eğer benim kadar yoğun bir saç kuruluğunuz yoksa özelikle saç uçlarınızda, şans verebilirsiniz.

Beni beklentimin fazla olması nedeni ile çok fazla memnun kalmadım.
Belki de beklentilerimi biraz düşürmem lazım.
Her şeyde !

Sevgiler…
💖

Devamını oku

2 Aralık 2019 Pazartesi

KİTAP; AĞACA TÜNEYEN BARON…



Kütüphaneden aldığım ama çeşitli nedenlerle bittiremediğim bu kitap benim için bir tatil kitabı oldu. İstanbul da başlayıp bodrumda bitten bir okuma macerası.

Babası ile girdiği bir tartışma sonucun da ağaca çıkan ve sonraki tüm yaşamını ağaç üzerinde geçiren bir baronun hikâyesi kitabın konusu.

Konunun ilginçliği ve daha önce okumadığım bir yazarı tanıma hevesi ile kütüphaneden aldığım bu kitabı zevkle okudum.
Hikâyesi ilginçti.
Yazarın düş gücüne de hayran oldum.
Akıcı bir anlatım ile de kitabın sayfaları su gibi aktı geçti.

Bu ağacın ağaç olmakta gösterdiği güç ve inanç, ağır ve sert dikilişiyle yapraklanırının ucuna kadar beliren inat öylesine inandırıcıydı ki…




Bir ömür ağaç üzerinde yaşamak.
Beslenmek, temizlenmek…
Dini ritüellerini gerçekleştirmek…
Eğitimine devam etmek…
Aşık olmak…
Ve hatta muhalif olmak…

Bunlar nasıl olur diyorsanız bu kitabı okumalısınız.

İnsanlardan kaçmayan bir yalnız kişiydi…

Yazarın diğer kitaplarını okuma kararı ile kitabın son sayfasını çevirdim.

Yeni bir yazarı tanımamın doğru kararı ile kütüphaneden aldığım bu kitabı artık geri götürme zamanı geldi.
Umarım benden sonra onu okuyacak kişide bu kitabı sever diyorum.

Devamını oku

26 Ağustos 2019 Pazartesi

MARC ANTHONY DÖKÜLEN SAÇLAR İÇİN 12 SN. MUCİZEVİ CANLANDIRICI ŞAMPUAN…

 

Kabul edin şampuanın adı insanı cezp ediyor, hele ki kronik bir saç dökülmesi problemi yaşayan bir bayansanız.
Ben bu vaatlere kanan oldum ki, bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Markanın daha önce dönemesem de, merak ettiğim denemek için indirim takip ettiğim ürünleri vardı.
Bunlardan birisi de saç dökülmesine karşı olan serisiydi.
İşte merakıma yenik düşerek satın aldığım bu şampuan hakkında deneyimleri paylaşmak istiyorum bugün sizlerle.

Saçlarımı çok sık, her gün , yıkamam ve beslenme düzensizliklerinden dolayı kronik bir saç dökülme sorunu yaşarım.
Ve bilirim ki bunun çözümü hiçbir şampuan olamaz.
Ama yinede dökülme karşıtı olduğunu iddia eden ürünleri denemekten alıkoyamam kendimi
Hayata yaşadığım ikilemler den biri de budur belki.


Ve her seferinde hüsranı yaşarım.
Tıpkı bu üründe olduğu gibi.
Şampuanı hiç ama hiç sevmedim.
Ve zorla bitirdim desem yeridir.
Saç dökülmeme hiçbir etkisi olmadı.
Ama sevmemem deki esas neden bu değildi.
Saçlarımı banyo esnasında çok sertleştirdi, ve açılmasını zorlaştırırdı.
Kullandığım süre boyunca saç kremi yeterli gelmedi, saç maskesi sürmek zorunda akladım.
İşte esas bu nedenden dolayı bu şampuanı aldığıma çok ama çok pişman oldum.

İndirimsiz fiyatı 71 TL iken ben indirimde 40 TL aldım.
Kesinlikle pahalı bir şampuan.
Vaat ettiklerini de bende gerçekleştirilemeyince bir daha alacağını hiç ama hiç sanmıyorum.
Hata bu serinin saç bakım yağı aklımda iken bu üründen sonra onu da almaya korkuyorum.
Peki, siz bu markayı daha önce denediniz mi?
Bana ve benim okuyucularıma tavsiye edebileceğiniz bir şeyler var mı?
Yorumlarınızı bekliyorum.
Sevgiler.




Devamını oku

19 Ağustos 2019 Pazartesi

DERMSKİN YÜZ YIKAMA KÖPÜĞÜ …



Bir kuru ciltli blogger olarak uzun zamandır en severek kullandığım yüz yıkama köpüğüydü diyerek yazıma başlayıp bitirsem

çok kısa bir paylaşım olur değil mi?
Ama işin özeti böyle.

Cilt temizliğim de yıkama olmayan ürünleri kullanmasam temizlendiğini hissetmeyenler denim ben.
Yağ, temizleme mendili vb. kullanımından sonra mutlaka bir yıkama jeli kullanırım.
kuru ciltliler için pek uygun olmayan bir temizleme şekli olsa da, napayım huyum böyle.
İşte bu yüzden cildimi kurutmayan köpükleri tercih ederim hep.
İşte bu köpüklerin içinde kullanırken beni ne çok mutlu eden üründü Dermoskin Yüz Yıkama Köpüğü.


Argan yağlı bu yüz yıkama jelini kullandığımda yüzümü nemlendirdiğini hissettim.
Cildimi temizlemesi de güzeldi.
Ben bu ürünü makyaj temizlemesi için değil, günlük cilt temizliğim için kullandım.
Makyaj temizliği içinde yeterli bir ürün değil açıkçası.
Günlük cilt temizliği için kuru ciltlilerin rahatlıkla kullanabileceğini düşünüyorum.


 Bu arada ürün paraben,SLES ve slikon içermiyor

Bu yüz yıkama köpüğünü ben aldığım Dermoskin active serumu yanında hediye olarak verilmişti.
Dermoskin active serumu  ürününü ne kadar sevmediysem bu yüz yıkama jelini o kadar sevdim.
Bu arada Dermoskin active serumu  için yorumlarımı içeren bir yazı da paylaşmıştım.
Okumak isterseniz; tık tık.
O sebeple fiyat bilgisini paylaşamayacağım sizlerle.

Siz bu yazıyı okurken ben muhtemelen ikincisini almış olacağım.
Fiyat bilgisini yazı notuna eklerim.
Sevgiler.
Not : Bir alana bir bedava kampanyası ile 70 TL aldım. 

Devamını oku

12 Ağustos 2019 Pazartesi

TONY&GUY ;YIPRANMIŞ SAÇLAR İÇİN ŞAMPUAN VE BAKIM MASKESİ …


Yine bir saç bakım ile ilgili bir yazı ile sizlerle birlikteyim.
Bu yazıları yazdıkça düşünüyorum ki saça verdiğim parayı ve enerjiyi…
Gerisini anladınız her hal.
İşte bu çabam içinde birkaç aydır kullandığım Tony&Guy markasına ait ürünler hakkında deneyimlerimi paylaşacağım sizlerle.


Öncelikle şampuandan bahsetmek istiyorum.
Bu yazıyı yazana kadar üç tane kullandım, dördüncüsü de kullanılmayı bekliyor banyomda.
Yani sevdim.
Saç uçlarımın kuru olması, sık banyo yapmam nedeni ile yıpranmış saçlar için olan serinin şampuanını denedim.
Ve sevdim.
Saçlarımı yumuşak yaptı, yağlandırmadı.
Başka bir beklentimde yoktu zaten.


Esas beklentim saç maskesindendi zaten.
Ama ben bu maskeyi maske gibi kullanmadım. Kendisine saç kremi muamelesi yaptım.
Her banyoda kullandım.
Şampuandan sonra saçıma sürüp 3-5 dakika bekletip duruladım.
Ve böyle kullandığım da çok ama çok sevdim.
Saç uçlarımın o kuruluğu gitti.
Yaz boyunca da böyle kullanmayı düşünüyorum saç maskelerini.
Bir daha bu maskeyi alacak olsam da ev de kullanılmayı bekleyen başka maskelerimi öncelikle onları bitirmek istiyorum.
Benim gibi normal saç yapınız olup, saç uçlarından şikayeti olanlara rahatlıkla tavsiye edebilirim.
Ancak…
Fiyatı biraz pahalı, indirim mutlaka ama mutlaka takip edilecek dip notunu düşerek.
Sevgiler.

Devamını oku

1 Ağustos 2019 Perşembe

KİTAP RAPORU: 1


Bundan sonra her ay sonunda o ayın içinde okuduğum ama uzun uzun sizlere paylaşamadığım kitaplar hakkında kısa düşüncelerimi, naçizane yorumlarımı ay sonlarında kitap raporu adı altında sizlerle paylaşmak istiyorum.
Umarım bu seriyi düzenli bir şekilde sürdürebilirim dileklerimi de evrene yollayarak serinin ilk paylaşımına başlıyorum.


Yeni Bir Ben
Merve Öztürk tarafından yazılan bu kitabı aylık kişisel gelişim kitabı okuma hedefim için satına aldım.
Ama pek sevmedim açıkçası.
Bebek sahibi olmak isteyen bir kadının tüp bebek tedavisi süreci, bu süreçte yaşadığı  değişimler ve bunun bakış acısına yansımasını anlatıyor.
Bunu yaparken de okuyucusuna kişisel gelişim adına ufak ufak tüyolar veriyor.
Benim okuduğum diğer kitapların üzerine bir şey katan, bana yeni bir bakış acısı kazandıran bir kitap olmadığı için pek yararı bulmadım.
Benim için zaman kaybıydı galiba.


Sürüdışı Mantık
Mark Homer’in yazdığı bu kitap ekonomist damarıma hitap etti.
Yatırım kararlarında nelere dikkat ettiğini, bizim de nelere dikkat etmemiz gerektiğini paylaşmış.
Kitabı yararlı bulsam da, ülkemizin ekonomik hayatında pek işe yarayacak tavsiyeler değildi.
Ama değişik bir bakış acısı, farklı gerçekleri bilmek adına okudum.
Ekonomi ile ilgileniyorsanız bir göz atabilirsiniz.


Makyavelli Ne Yapardı?
Sonuçlar zalimliği doğurur!
İlginç bir tanıtım değil mi? Benim dikkatimi çekti.
Bugünün dünyasında var olma savaşında pek çok kişinin tasvip etmediğini söylediği davranışlar oldukları söylediklerin ama, uyguladığı şeyleri yazmış.
Kesinlikle farklı bir kitap.
Özellikle iş yaşamının başında olanlar için.
Bu kadar olmaz diye okuduklarınızın tamda böyle olduğunu göreceğiniz şeyler tek tek yazılmış.
Kitabı bir solukta okuysan herkesin sevebileceği bir kitap olduğunu da pek söylemeyeceğim.
Karar sizin…
Bu arada kitap Stanley Bing tarafından yazılmış.

Siz bu yazıyı okurken; İlk iki kitap kütüphaneye bağışlandı, üçüncü kitap ise kütüphaneden alınmıştı zaten.
Keyifli okumalar size şimdiden.








Devamını oku

22 Temmuz 2019 Pazartesi

BİR TROPİKAL ESİNTİ, YAZ ÇANTAMDAN ...


Bugün sizlere, her kullandığımda beni varlığı ile mutlu eden, içimde yaz çiçekleri açtıran  çantamı paylaşmak istiyorum.
Bu yazıyı yazarken bile yüzümde nedenini bilmediğim bir gülümseme var. 
Evet, bu çanta kesinlikle bana pozitif bir enerji veriyor. 
Aşağıda da bunun bir resmini bulabilirsiniz. 


Çantayı iki sene önce Zara 'dan almıştım.
Fiyatını her zaman olduğu gibi tam hatırlamıyorum.
150 TL civarıydı, galiba !

Kullandığım süre hesaba katılırsa, benim için çok pahalı olmayan bir çanta oldu bu tropikal esintili çanta.

Çanta boyutu ne büyük, ne küçük.
Tam ideal boy.
Tüm eşyalarımı alıyor ve yaz kıyafetlerimde de sırıtmıyor büyüklük olarak.

Kısacası çok ama çok sevdiğim, kullanırken de bir o kadar rahat olduğum bu çantayı paylaşmak istedim sizlerle.
Belki benden size bir tropikal esinti gelir diye ...


Bu resimler İstanbul Arkeoloji Müzesinin bahçesinde çekildi. 

İçeride bulunan tarihi eserler paha biçilemez. 
Buna karşın sunumlarının daha iyi olmasını gerektiğini düşünüyorum.
Bu anlamda müzede biraz hayal kırıklığı yaşadım. 

Ben müzeyi ziyaret ettiğimde restorasyon çalışmaları devam ediyordu. 
Umarım  sunumlar daha etkileyici olmuştur.

Ama ne olursa olsun kesinlikle İstanbul' da ziyaret edilmesi gereken müzelerden biri.
Ki ben bu kadar geç gittiğim için çok pişmanın.

O zaman , İstanbul Arkeoloji Müzesinde sonbaharda bir ziyaret daha yapılsın ve blog için bol bol fotoğraf çekilsin. 
Anlaştık mı?

Hayatınıza pozitif enerji veren kişilerin olması, hatta mümkünse sizi mutlu eden bir çantanız olması dileği ile. 
Sevgiler.
💖

Devamını oku