SOCIAL MEDIA

Love List

19 Temmuz 2017 Çarşamba

Kitap; Bir Psikiyatristin Gizli Defteri…


Gerçek hikâyeler kurgudan çok daha tuhaftır, Dr. Gray Small bunu gayet iyi biliyor. Psikiyatriyle ve insan beyni üzerine çığır açıcı araştırmalara geçen 30 yıl içinde Dr. Small pek çok şey görmüş. Artık ofisinin kapılarını açmaya ve kariyerinin en gizemli, ilginç ve tuhaf hastalarını anlatmaya hazır.
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri doktorun en şaşırtıcı vakalarının etkileyici kayıtlarından oluşuyor. Bu kitap bir psikiyatristin zihnine ve onun giderek gelişen mesleki yaşamına yapılan aydınlatıcı bir yolculuk. Kitabı okurken kendinizi bizi insan yapan şaşırtıcı tuhaflıklar üzerine düşünürken bulacaksınız.
Sıkça komik, kimi zaman trajik ve daima etkileyici Dr. Small, sizleri kariyeri boyunca Boston’un kalabalık acil servis koridorlarından başlayıp ülke elitlerinin multimilyon dolarlık kayak localarına dek uzanan bir geziye çıkarıyor. Bu gezi sırasında birbirinden tuhaf gerçek karakterleri anlatırken histerik körlükle, penisinin küçüldüğüne inanan bir adamla, gizli sürdürülen çifte hayatlarla ve ürkütücü derecede psikotik romantik arzularla baş ediyor. Akıl hocası hastası olduğunda ise kariyeri ve kişisel hayatı tam bir döngüyü tamamlayarak Samll’ın kimsenin zihinsel araştırmanın ötesinde olmadığını anlamasını sağlıyor; kendinin bile…
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplarından biri, psikoloji hakkında olanların içinde ise ilki.
Kitap yazarın doktorluk kariyerinden başlayarak, anlatılan olaylar kronolojik bir sıra izliyor, karşılaştığı ilginç vakaları anlattığı 15 öyküden oluşuyor. Öykülerin hepsi beni çok etkiledi.  Yani birini az sevdim birini çok sevdim diyemem, hepsi etkileyici idi bence. Hele zihin ile bedenin ilişkisi, bunun ruhsal durumumuza yansıması beni o kadar çok şaşırtı, bilmediğim o kadar çok şey öğrendim ve öğrendikçe de bir o kadar hayret ettim. İnsan ne kadar garip bir varlık diye…
Siz hiç Su Zehirlemesi diye bir şey duydunuz mu, ben duymamıştım. Ta ki kitapta ki Beyin Sisi öyküsünü okuyana kadar.
Kitabın sevdiğim bir diğer yön ise hastalıkları anlatırken her ne kadar tıbbi bir dil kullansa da bunu bizim, yani tıp ile ilgili profesyonel bir ilgisi olmayan okuyucular, anlayabileceği şekilde, olabileceğince yalın bir dile ile anlatıyor. Yani sadece öykülerde anlatılan hastaların hikâyesi değil bunun tıbbi açıklamasını da bu öykü içinde o kadar güzel yedirilmiş ki kitap yazarlarını takdir etmemek elde değil. 
Hele bu arada kendi öyküsünü; eşi, kızı, meslektaşları ile ilişkilerini de anlatırken kullandığı üslubu da sevdim.
Bizim gibi kimsenin kendine toz kondurmadığı bir yerde yaşayan bir fani olarak, insanın kendini eleştirmesini oldum olası büyük bir saygı duymuşumdur. Kitapta da dendiği gibi;
Çoğu zaman başkalarında bizi en çok rahatsız eden özellikler, kendi sahip olduğumuz özelliklerdir. Bu özellikleri başkalarında görmek bizi kızdırabilir ama onları kendimizde görmeyi asla kabul etmeyiz.
Bilmem siz buna katılıyor musunuz? Ben buna katılıyorum ve kendimle en çok savaştığım konulardan biridir bu.
Hata yapmaktan korkma. Benim en çok öğrendiğim zaman bir hata yaptığım ve hatalarımdan döndüğüm zamanlardır. İşin anahtarı yoluna devam etme ve o anda alabildiğin en doğru kararı almandır.
Peki ya bu söze katılmamak mümkün mü? Her insan hatalarından yeniden bir Anka kuşu gibi doğmaz mı?
Konuşurken transa geçmiş gibiydi. Yüzünde uzaklara dalıp gitmiş bir ifade vardır. İlk içkisini tarif eden bir alkoliği anımsattı bana.
Bu tanımlama beni çok etkiledi, bir alkoliğin ilk içkisini tarif ettiği an, bu yazıya koymadan edemedim.  İşte böyle, kitapta birçok güzel alıntı yapılacak cümleler mevcut. Ben kendimce bunları sizlerle paylaşmak istedim. Eğer bir gün kitabı okursanız bakalım sizi alıntı cümleleriniz neler olacak veya okuduysanız neler oldu?
Yazar kitabı zihinsel hastalığı olan ve kendide yardım alacak gücü bulanlara adanmış.
Ki bu kişilere de bende büyük bir saygı duyurum. Özellikle ülkemizde ( ki dünya genelinde de böyle galiba ) bu hastalıklara ve bu hastalığa sahip olanlara olan olumsuz ve çirkin bakış açısına rağmen. Bende bu blog yazımı Türkiye’de yaşayan ve psikolojik yardım almaya karar verenlere adıyorum. Benimde yeteneğim bu kadar, bir kitap yazamasam da yazdığım kısa, sıradan bir blog yazısı kadar olan paylaşımımı adayabiliyorum sizlere. 
Lütfen kabul edin.
Sevgiler…



Devamını oku